He watched the horse race with his binoculars.
- O dürbünüyle at yarışı izledi.
Tom boasts of never having been defeated in a horse race.
- Tom at yarışında asla yenilmemekle övünüyor.
He knows better than to spend all his money on horse racing.
- Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.
Hatoyama says that he supports his family by gambling on horse racing.
- Hatoyama at yarışında kumar oynayarak ailesini desteklediğini söylüyor.