Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
- This pencil cost me at least a hundred bucks.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
- She wrote to her parents at least once a week.
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
- Tom washes clothes at least once a week.
Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.
- Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
- You might at least say thank you.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
I couldn't count them all, but I think there must have been at least 500 people in attendance.