Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
- You ought to be on time if you start now.
Tom'un vaktinde geleceğinden şüphem yok.
- I don't doubt that Tom will arrive on time.
Benden onu tam zamanında uyandırmamı istedi.
- He asked me to wake him up on time.
Sen tam zamanında geldin.
- You're right on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
- Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.