Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
- You ought to be on time if you start now.
Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
- Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
Tom tam zamanında geldi.
- Tom arrived precisely on time.
Oyun tam zamanında başladı.
- The play began exactly on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Onların zamanında geleceğine inanabilirsin.
- You can rely on their coming on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.