Artık önemli olduğuna inanmadığım, o zamanlar önemli olduğunu düşündüğüm çok şey vardı.
- There were many things that I thought were important at that time that I no longer believe are important.
Artık bir şey söylemeyeceğim.
- I'll leave it at that.
Hastanede bir randevun olsa bile en azından iki saat beklemek zorundasın, bu yüzden bunun için hazır ol.
- At that hospital, even if you've got an appointment you have to wait at least two hours, so be ready for that.
O dükkandan elma satın alabileceğini bile biliyor muydun?
- Did you even know that you could buy apples at that store?
Hem Tom hem de ben o zaman meşguldük.
- Tom and I were both busy at that time.
Hem Tom hem de Mary o zaman meşguldü.
- Both Tom and Mary were busy at that time.
He went to a famous school, and a good one at that.
Maybe I am, at that.