Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
- All sorts of rumors rose about her past.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.