Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.
- Tom was walking slowly with his head down.
Balon yavaş yavaş indi.
- The balloon descended slowly.
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.
Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
- The army slowly advanced across the river.