Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
O, ailesinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his family.
Ne yazık ki bütün şey parçalara ayrıldı.
- Unfortunately, the whole thing fell apart.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
- This apartment is bigger than any other one in the building.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.