I don't dissolve them in acid.
- Onları asidin içinde eritmem.
Salicylates come from salicylic acid and its derivatives.
- Salisilat, salisilik asidi ve onun türevlerinden meydana gelir.
A compound that easily accepts an electron pair is an acid according to the definition of Lewis.
Unusual circumstances aside.
Move aside, please, so that these people can come through.
Onun itirazlarını bir tarafa bıraktılar.
- They set aside her objections.
O bir kenara biraz benzin koydu.
- He puts aside some gas.
Akşam yemeğinden sonra, George'nin babası onu bir kenara aldı.
- After dinner, George's dad took him aside.
Bu kadar önemli bir ayrıntıyı kenara koyma.
- Don't put aside such an important detail.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
- Tom laid the book aside and looked up.
O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.
- She set it aside for future use.
Bunu benim için bir yana koy.
- Lay this aside for me.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
- All kidding aside, it may work.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
- All kidding aside, it may work.
Bunu benim için bir yana koy.
- Lay this aside for me.