Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
- Few things give us as much pleasure as music.
Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu.
- If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
- I will help as much as I can.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
- As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü.
- Tom took me to a restaurant where you can eat as much as you want for thirty dollars.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
... playing catch. And it just makes the whole thing much more fun. ...
... One of the problems is that there's just too much. ...