O, her zamanki gibi geç geldi.
- He came late as usual.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
Teslimatlar her zaman olduğu gibi devam edecek.
- Deliveries will continue as usual.
Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.