تعريف arranging في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} dizme
- {i} hazırlama
- {i} uydurma
- arrange
- ayarlamak
- arrange
- {f} düzenlemek
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
Saçımı düzenlemek zorundayım.
- I have to arrange my hair.
- arranging windows
- Pencereleri Düzenleme / Yerleştirme
- arrange
- {f} kararlaştırmak
- arrange
- hazırlamak
- arrange
- (Bilgisayar) düzenleme
Düzenlemeleri yaptığınız için teşekkür ederiz.
- Thank you for making the arrangements.
O, çiçekleri düzenlemeyi seviyor.
- She likes to arrange flowers.
- arrange
- düzeltmek
- arrange
- halletmek
- arrange
- {f} sıralamak
- arrange
- {f} yoluna koymak
- arrange
- hazırlanmak
- arrange
- bağlamak
- arrange
- tanzim
- arrange
- (Bilgisayar) yerleştirme
- arrange
- düzenlemek (toplantı)
- arrange
- (Bilgisayar) yerleştir
- arrange
- (Bilgisayar) yerleştirme biçimi
- arrange
- düzmek
- arrange
- mukavele
- arrange
- hazırlık
Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.
- We must make arrangements with them beforehand.
- arrange
- anlaşma
Biz bir anlaşmaya vardık.
- We've come to an arrangement.
Biz Pazartesi günü saat akşam 6'da buluşmak için anlaşma yaptık.
- We made arrangements to meet at 6 p.m. on Monday.
- arrange
- nizam
- arrange
- düzen
Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.
- arrange
- tesviye
- arrange
- sıra
Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- arrange
- tertiplemek
- arrange
- (Bilgisayar) dizme
- arrange
- tertip
- arrange
- saptamak
- arrange
- düzenle
Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.
- arrange
- düzenli bir şekilde yerleştirmek
- arrange
- planlamak
- arrange
- dizmek
- arrange
- formatlamak
- arrange
- (eşyayı) (belirli bir şekilde) yerleştirmek: Elif's going to arrange the furniture in this room. Bu odanın mobilyalarını Elif
- arrange
- {f} aranje etmek
- arrange
- islah etmek
- arrange
- (Mukavele) düzenlemek, organize etmek
- arrange
- tesviye etmek
- arrange
- {f} sıraya koymak
- arrange
- hazırlanmak hazırlamak
- arrange
- bertaraf etmek
- arrange
- {f} 1. (eşyayı) (belirli bir şekilde) yerleştirmek: Elif's going to arrange the furniture in this room. Bu odanın mobilyalarını Elif
- arrange
- oluşturulmak
- license for arranging hunting
- (Turizm) av turizmi izin belgesi
- window arranging
- Pencere düzenleme