Yesterday is history, tomorrow is a mystery, but today is a gift. That is why it is called the present.
- Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.
A wife who can be quiet is a gift of God.
- Sessiz olabilen bir bayan eş Tanrının bir armağanıdır.
You need to buy Tom a present.
- Tom'a bir armağan alman gerekir.
I've got to get them a present.
- Ben onlara bir armağan almak zorundayım.
Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
Few things can compare to the joy on your child's face as they open their Christmas presents.
- Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.
A kiss is one of life's most precious gifts.
- Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.