İşe gitmek istemiyorum.
- Ich will nicht zur Arbeit.
Annem zor işe alışık değildir.
- Meine Mutter ist schwere Arbeit nicht gewohnt.
Ne kadar uzun sürerse sürsün, bu işi bitireceğim.
- Egal wie lange es auch dauert, ich werde diese Arbeit zu Ende bringen.
Yorgun olmasına rağmen, işi bitirmeye çalıştı.
- Obwohl sie müde war, versuchte sie, die Arbeit zu Ende zu bringen.
Tom artık işini yapamıyor.
- Tom ist nicht mehr fähig, seine Arbeit zu verrichten.
İşinizden memnun musunuz?
- Sind Sie mit Ihrer Arbeit zufrieden?
Yorgun olmasına rağmen, işi bitirmeye çalıştı.
- Obwohl sie müde war, versuchte sie, die Arbeit zu Ende zu bringen.
Öğrenciler işi kendileri yaptılar.
- Die Schüler haben die Arbeit selbst gemacht.
Bu mendil kağıttan yapılmıştır.
- This handkerchief is made of paper.
Ben sadece geri dönüştürülmüş kağıttan yapılmış tuvalet kağıdı alırım.
- I only buy toilet paper made from recycled paper.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız.
- Please write the answer on this piece of paper.
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
- Bring me today's paper, please.
Kaza, bugünkü gazetede bildirildi.
- The accident is reported in today's paper.
Tüm evraklar bantlandı ve kasada muhafaza edildi.
- All the papers were taped up and kept in the safe.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Tom had an accident at work.
- Tom hatte einen Unfall bei der Arbeit.
Every time I went to see him, I found him at work.
- Immer wenn ich ihn besuchte, traf ich ihn bei der Arbeit an.