araları

listen to the pronunciation of araları
التركية - الإنجليزية
Search for
ara
{i} recess

The meeting will reconvene in two hours after a brief recess. - Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.

The judge called for a recess of two hours. - Yargıç iki saat ara verdi.

ara
{s} intermediary
ara
{i} break

Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m. - Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.

She spoke for 30 minutes without a break. - O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.

araları açık
They are not on friendly terms./Their friendship is broken
araları açık
they aren't on speaking terms, they are at loggerheads
araları açık
at loggerheads
araları açık olmak
not to be on friendly terms
araları açık olmak
be at odds with
araları açık olmak
be on bad terms with
araları açık olmak
divide
araları açılmak
to fall out
araları açılmak
to be on strained terms
araları bozuk olmak
to be at variance with
araları bozuk olmak
be at loggerheads
araları bozulmak
to be on strained terms
araları bozulmuş
disunited
araları iyi olmak
stand in with
araları iyi olmak
be on good terms with
araları kötü olmak
be on bad terms with
araları yapılabilir
reconcilable
araları yağ bal olmak
to be intimate friends
ara
{i} space

Between space and time. - Uzay ve zaman arasında.

Leave more space between the lines. - Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

ara
{f} search

Search and rescue operations began immediately. - Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

ara
interval

The volcano erupts at regular intervals. - Volkan düzenli aralıklarla püskürür.

Buses are running at 20 minute intervals. - Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.

ara
gap

The gap between rich and poor is getting wider. - Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.

The gap between them has narrowed. - Onlar arasındaki aralık daraldı.

ara
distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
ara
sought

They sought shelter from the rain. - Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.

He immediately sought a response. - Hemen bir cevap aradı.

ara
time out

Let's take time out to elaborate a strategy. - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.

ara
time, point in time
ara
interim

In the interim, please send all communications to Tom. - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.

ara
look for

Why don't you look for Tom? - Niçin Tom'u aramıyorsun?

Let's split up and look for Tom. - Ayrılalım ve Tom'u arayalım.

ara
seek

Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there. - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.

Ye shall seek me, and shall not find me; and where I am, thither ye cannot come. - Beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız. Ve benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz.

ara
buffer

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

ara
footing
ara
relation

How are relations between the two of them going? - Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars. - İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

ara
range

The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range. - İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,

They're just out of my price range. - Onlar benim fiyat aralığının dışında.

ara
stop

Tom stopped to take a close look at the car. - Tom arabaya yakından bakmak için durdu.

A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation. - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.

ara
margin

This car dealership has very thin profit margins. - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.

There is only a marginal difference between the two. - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.

ara
half

Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book. - Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.

It took me an hour and a half to get there by car. - Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.

ara
(Bilgisayar) lookup
ara
leg

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs. - Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.

ara
middle

I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later? - Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?

The car stopped in the middle of the road. - Araba yolun ortasında istop etti.

ara
pitch

The car went out of control and pitched headlong into the river. - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.

ara
(Mekanik) clearance
ara
cease

The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties. - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.

ara
(Mimarlık) partition

There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine. - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.

ara
comma

Please put a comma between the two main clauses. - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.

Do you know how to use these command line tools? - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?

ara
meanwhile

Meanwhile, you can stay with us. - Bu arada, bizimle kalabilirsin.

Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff. - Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.

ara
(Bilgisayar) place call
ara
terms

I hear you're on bad terms with Owen. - Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.

We are on good terms with them. - Onlarla aramız iyidir.

ara
(Bilgisayar) place a call
ara
discontinuation
ara
scrabble
ara
discontinuance
ara
interm

When is the intermission? - Perde arası ne zaman?

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

ara
{f} call

Call me this afternoon. - Bu öğleden sonra beni ara.

Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting. - Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.

ara
interstice
ara
interlude
ara
{f} searching

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon. - Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.

ara
pause

Let's take a short pause. - Kısa bir ara verelim.

Let's take a pause. I cannot continue any longer. - Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.

ara
lapse
ara
seek for
ara
look up

Look up the number in the phone book. - Telefon rehberinde numarayı ara.

You should look up this word. - Bu kelimeyi aramalıyız.

ara
half time
ara
{f} seeking

Martin Luther King spent his life seeking justice. - Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.

Tom isn't seeking asylum. - Tom sığınma aramıyor.

ara
interspace
ara
{f} ransacking
ara
{f} dial

Tom dialed 911 again. - Tom yine 911'i aradı.

The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later. - Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.

ara
search for

Do not search for people's weaknesses, but for their strengths. - İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.

The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel. - Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.

ara
ıntermediate
ara
look#for
ara
intermediate

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class. - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.

ara
distance; break
ara
cessation
ara
distance (between two things)
ara
intermediary, intermediate
ara
intermission

It was raining all day long without intermission. - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.

When is the intermission? - Perde arası ne zaman?

ara
chasm
ara
break (in a game); interlude; intermission
ara
interlocutory
ara
lull
ara
mediate

He mediated between the two parties. - O iki parti arasında aracılık yaptı.

Interpreters mediate between different cultures. - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.

ara
discontinuity
ara
interruption
ara
check

We're still checking into it. - Onu hâlâ araştırıyoruz.

Let's divide the check between us. - Hesabı aramızda paylaşalım.

ara
time between two events, interval
ara
idle
ara
meso
ara
breathing space
ara
recessional
ara
relations (between people)
ara
space, spacing
ara
interregnum
ara
breather
ara
idler
ara
short break; discontinuance
ara
bye
ara
{i} truce
ara
abscission
ara
{i} spread

Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force. - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.

ara
quest

Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy. - Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

ara
tween
ara
(Nükleer Bilimler) interstitial
ara
{i} respite
ara
time lag
ara
{i} spacing

Tom is always spacing out in class. - Tom her zaman derse ara veriyor.

ara
{i} recreation

Every now and then, I play tennis for recreation. - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.

ara
surcease
ara
rootle
ara
drive

In America cars drive on the right side of the road. - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.

Sometimes he drives to work. - O bazen işe arabayla gider.

ara
forage
ara
{i} distance

Scientists can easily compute the distance between planets. - Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.

When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner. - Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف araları في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

ARA
Automotive Recyclers Association
ARA
Awards and Recognition Association
ARA
Aracruz Cellulose S.A
ARA
A prefix applied to ships operated by the Armada de la República Argentina (ARA)
ARA
Applied Research Associates
ARA
Australian Retailers Association
ARA
Australasian Railway Association
Ara
A constellation of the southern sky, said to resemble an altar
Ara
An appraisal designation for Accredited Rural Appraiser awarded by the American Society of Farm Managers and Rural Appraisers
Ara
AppleTalk Remote Access Protocol that provides Macintosh users direct access to information and resources at a remote AppleTalk site
Ara
AppleTalk Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available files, printers, servers, e-mail, and so on
Ara
The physical body
Ara
Apple Remote Access, a protocol allowing network access from Macintosh systems via dialup Now almost entirely obsolete
Ara
(Amateur Rowing Association) The governing body for rowing in England, responsible for organising the National Championships (NatChamps) http: //www ara-rowing org
Ara
Appleshare Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access A protocol (and product) that provides system-level support for dial-in (modem) connections to an AppleTalk network With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available services - files, printers, servers, e-mail, etc
Ara
Accounting Research Association
Ara
macaws
Ara
a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Ara
Apple Remote Access A software program from Apple Computer that allows one Mac to dial another Mac via a modem and, through AppleShare and/or Personal File Sharing, access local or network resources available to the "answering" Mac (Common resources include shared directories, servers, and printers ) Although I don't cover the issue much in this book, you can do some neat things with ARA and MacTCP
Ara
Apple Remote Access, a program to allow full access to the UVA network including IP and AppleTalk services (Novell file Servers) over a phone line from a Macintosh computer
Ara
a foot, (as a verb) to go
Ara
AppleTalk Remote Access, a protocol developed by Apple to allow PowerBook and Macintosh users to connect to an AppleTalk network over phone lines
ara
The Altar; a southern constellation, south of the tail of the Scorpion
ara
A name of the great blue and yellow macaw (Ara ararauna), native of South America
ara
macaws a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
التركية - التركية

تعريف araları في التركية التركية القاموس.

ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Avlu
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Mıntıka, bölge
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Çıplaklık
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Geniş, çıplak arazi
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Komşuluk
Ara
antrakt
Ara
(Osmanlı Dönemi) MESAFE
Ara
(Hukuk) MABEYN
Ara
mabeyin
Ara
(Hukuk) FASILA
ara
Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
ara
Roma mimarlığında üzerinde kurban kesilen sunak
ara
Güney Amerika'da yaşayan bir cins papağan
ara
Fasıla
ara
Aralık
ara
Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi, haftaym
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
ara
Sunak takımyıldızının Latince adı
ara
Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt
ara
Samimiyet
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
ara
İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi: "Aralarına yabancı sokmak, nezaketsizlik olur."- M. Yesarî
ara
iri gövdeli bir papağan türü
ara
Papağan türleri
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi: "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler."- N. Cumalı
ara
Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre
ara
Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan
ara
(Osmanlı Dönemi) fâsıla
ÂRÂ
(Osmanlı Dönemi) f. Süsleyen. Bezeyen
الإنجليزية - التركية

تعريف araları في الإنجليزية التركية القاموس.

Ara
Sunak (takımyıldızı)
ara
sunak
ara
ar
araları
المفضلات