araştırıcı

listen to the pronunciation of araştırıcı
التركية - الإنجليزية
researcher
one who studies
investigative
searching
student
one who researches
researcher, investigator
one who studies a subject in great detail
researcher, investigator; explorer
prying, inquisitive, curious
{i} investigator
experimenter
research man
inquiring
{i} ferret
browser
snoop
snooper
araştırıcı görüşme
(Hukuk) explanatory consultation
araştırıcı radar
search radar
araştır
{f} quest

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

araştır
probing
araştır
(Bilgisayar) investigate

They are going to investigate the affair. - Onlar olayı araştıracak.

It's my business to investigate such things. - Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.

araştır
{f} research

The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research. - Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

araştır
make a survey of
araştır
inquire

He says he will inquire into the matter. - Konuyu araştıracağını söylüyor.

araştır
{f} ferret
araştır
look into

Tom began to look into the problem as soon as Mary brought it to his attention. - Tom, Mary onun dikkatini çeker çekmez sorunu araştırmaya başladı.

I will look into the matter. - Konuyu araştıracağız.

araştır
probe
araştır
(Biyoloji) explore

The explorers began to suffer from a severe lack of food. - Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.

In 1497, John Cabot explored Canada. - 1497 de, John Cabot Kanada'yı araştırdı.

araştır
snoop
التركية - التركية
Araştıran, inceleyen, araştırman, araştırmacı (kimse)
Meraklı, mütecessis
araştırman
araştırıcı
المفضلات