apt to provoke a fight

listen to the pronunciation of apt to provoke a fight
الإنجليزية - التركية

تعريف apt to provoke a fight في الإنجليزية التركية القاموس.

fighting
kavga

Tom her zaman kavga ediyor gibi görünüyor. - Tom always seems to be fighting.

Neden kavga ettiklerini bilmiyorum. - I don't know why they are fighting.

fighting
{s} savaşan
fighting
dövüş

Lütfen dövüşmeyi bırakın. - Please stop fighting.

Tom dövüşmüyor, değil mi? - Tom isn't fighting, is he?

fighting
mücadele

Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz. - We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

fighting
harp
fighting
{s} savaş

Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz. - We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.

Vietnam savaşında savaşırken öldü. - He died fighting in the Vietnam War.

fighting
savaşarak

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

fighting
{s} mücâdeleye hazır
fighting
(Askeri) SAVAŞ: Taktik alanda, yapılan bir savaş içinde bilfiil çarpışmalar
fighting
{i} mücâdele

Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz. - We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.

Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı. - Japanese and American forces were still fighting bitterly.

fighting
{s} savaşçı

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

الإنجليزية - الإنجليزية
fighting
apt to provoke a fight

    الواصلة

    apt to pro·voke a fight

    التركية النطق

    äpt tı prıvōk ı fayt

    النطق

    /ˈapt tə prəˈvōk ə ˈfīt/ /ˈæpt tə prəˈvoʊk ə ˈfaɪt/
المفضلات