Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.
- Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.
Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
- I cannot help liking him in spite of his many faults.
Onun zengin gıdalar için büyük bir beğenisi vardır.
- She has a great liking for rich foods.
Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
- I cannot help liking him in spite of his many faults.
Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?
- What's the difference between liking and loving someone?
O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
Onunla karşılaşır karşılaşmaz, onu sevmeye başladım.
- I started liking Mary as soon as I met her.
Hiç kimsenin beni sevmemesine alışkınım.
- I'm used to no-one liking me.