Ben Volgograd polisinden özür dilemek istiyorum.
- I'd like to apologise to Volgograd's police.
Oğlum adına özür dilemek istiyorum.
- I'd like to apologise on behalf of my son.
Tom'un özür dilemek için çok fırsatı vardı, ama bunu yapmadı.
- Tom had plenty of chances to apologize, but he didn't.
Özür dilemekten başka yapacak bir şey yok.
- There is nothing to do but apologize.
Söylediğim için özür dilemek zorunda değilim.
- I don't have to apologize for what I said.
Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
- I apologized, but even then she wouldn't speak to me.
Them money worshipers keep apologising for wealth and riches.
My correspondent apologised for not answering my letter.
My correspondent apologized for not answering my letter.