anzug

listen to the pronunciation of anzug
ألمانية - التركية
[der] erkek elbisesi; yaklaşma
e. r. 'antsu: k kostüm, elbise
e {'antsu: k} r kostüm, elbise
takım elbise
adresi
im Anzug sein
yaklaşmak
الإنجليزية - التركية

تعريف anzug في الإنجليزية التركية القاموس.

suit
uymak
suit
takım elbise

Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın? - Where did you have your new suit made?

Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum. - I want a suit made of this material.

suit
{i} elbise

O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun? - That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?

O elbise pahalı bir görünüme sahip. - That suit has an expensive look.

suit
kapama
suit
çok yakışmak
suit
gitmek
suit
(Kanun) dava ikame etme
suit
dava

Doktora bir dava açtım. - I brought a suit against the doctor.

Sami, Leyla'ya karşı dava açtı. - Sami launched a suit against Layla.

suit
belli amaçla kullanılan giysi
suit
yakışmak
suit
{i} (erkek için) takım elbise; (kadın için) döpiyes
suit
takım elbise tayyör
suit
{f} yaraşmak
suit
{f} uydurmak
suit
follow suit iskambilde takıma uymak
suit
{f} uyum sağlamak
suit
(Tekstil) takım, kostum, tayyör
suit
{f} memnun etmek
suit
{i} kur

Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı. - Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.

Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı. - He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.