Sen benim için değerli bir varlıksın.
- You're a valuable asset to me.
Birçok kişi bugünlerde varlık açısından zengin ama zaman açısından fakir.
- Many people these days are asset-rich but time-poor.
Tom tüm mal varlığını bir kayyuma devretti.
- Tom put all of his assets in a blind trust.
Leyla'nın mal varlıkları donduruldu.
- Layla's assets were frozen.