Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Onu başka bir şekilde söyle.
- Say it in another way.
Tom resme bir daha baktı.
- Tom took another look at the picture.
Onu bir daha deneyeceğiz.
- We're going to give it another try.
Bu tamamıyla farklı bir konu.
- That's a horse of another colour.
Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.
- When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
- She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
Bu gömleği sevmiyorum. Bana başka bir tane göster.
- I don't like this shirt. Show me another.
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Sana bir tane daha alayım.
- Let me buy you another one.
Lütfen bir tane daha al.
- Please take another one.
Başka biri için yer var mı?
- Is there space for another person?
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Onlar bunu bir başka gün bitirecekler.
- They'll finish this another day.
Başkasını bulmalıyım.
- I have to find another one.
Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
- If a tree dies, plant another in its place.
Bir gün geçti. Sonra diğeri.
- One day passed. Then another.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.