الإنجليزية - التركية
تعريف any member of the society في الإنجليزية التركية القاموس.
- gentle
- {s} yumuşak ve nazik
- gentle
- {s} kibar
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
-Sir Harold is a fine English gentleman.
Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
-The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
- gentle
- nezaket
- gentle
- şefkat
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
-Tom is a loving and caring gentleman.
- gentle
- aheste
- gentle
- mülayim
- gentle
- halim
- gentle
- hafif
O, kapıyı hafifçe itti.
-She gave the door a gentle push.
- gentle
- yavaş
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
-Tom gave Mary a gentle push.
- gentle
- tatlı
- gentle
- nezaketle
- gentle
- tatlılıkla
- gentle
- {s} yumuşak
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
-She spoke to the children in a gentle voice.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
-His voice was soft and gentle.
- gentle
- {s} hoşgörülü
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
-As he grew older, he became gentler.
- gentle
- {s} meyli çok az (yokuş)
- gentle
- şefkatle
- gentle
- gentlenesstatlılık
- gentle
- ıIımlı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف any member of the society في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- gentle
any member of the society
الواصلة
a·ny Mem·ber of the so·ci·e·tyالتركية النطق
eni membır ıv dhi sısayıtiالنطق
/ˈenē ˈmembər əv ᴛʜē səˈsīətē/ /ˈɛniː ˈmɛmbɜr əv ðiː səˈsaɪətiː/
Resimler
المفضلات