any action or influence that causes an acceleration

listen to the pronunciation of any action or influence that causes an acceleration
الإنجليزية - التركية

تعريف any action or influence that causes an acceleration في الإنجليزية التركية القاموس.

force
zorlamak

Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu. - Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.

Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti. - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.

force
{f} baskı yapmak
force
{i} kuvvet

Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı. - Tom is a retired air force major.

İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı. - Rebel forces prepared to fight.

force
{i} güç

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü. - Japanese forces marched into Burma.

Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı. - In the first few hours of the battle, Union forces were winning.

force
{f} sıkıştırmak
force
{i} kudret
force
{i} şiddet
force
{i} yürürlük

Yasa artık yürürlükte değil. - The law is no longer in force.

Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi. - The Julian calendar was in force in Russia.

force
angarya
force
(Politika, Siyaset) yasadışı şiddet
force
baskı

Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı. - She forced him to eat his vegetables.

Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı. - I was forced to sign my name.

force
(ısı vererek bitkiyi) vaktinden önce olgunlaştırmak
force
inandırma gücü
force
{i} yığın
force
{f} ırzına geçmek
force
tazyik
force
{i} etki

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
fors majör
الإنجليزية - الإنجليزية
force
any action or influence that causes an acceleration

    الواصلة

    a·ny ac·tion or in·flu·ence that causes an ac·cel·e·ra·tion

    التركية النطق

    eni äkşın ır înfluıns dhıt kôzîz ın äkselıreyşın

    النطق

    /ˈenē ˈaksʜən ər ˈənflo͞oəns ᴛʜət ˈkôzəz ən ˌakˌselərˈāsʜən/ /ˈɛniː ˈækʃən ɜr ˈɪnfluːəns ðət ˈkɔːzɪz ən ˌækˌsɛlɜrˈeɪʃən/
المفضلات