Tom endişeyle izledi.
- Tom watched anxiously.
Tom ve Mary endişeyle dışarıda bekliyor.
- Tom and Mary are anxiously waiting outside.
O çok hevesle İngilizce çalıştı.
- She studied English very eagerly.
Öğrencilerim hevesle test sonuçlarını bekliyor.
- My students have been eagerly awaiting the test results.