O, cevaplamak için isteksizdi.
- He was reluctant to answer.
Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.
- All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
Bütün soruları yanıtlamak zorunda mıyım?
- Do I have to answer all of the questions?
O benim soruları yanıtlamaktan kaçındı.
- She avoided answering my questions.
Tom Mary'nin cevap vermek istemediği birkaç soru sordu.
- Tom asked a few questions that Mary didn't want to answer.
Tom soruya cevap vermek istemedi.
- Tom didn't want to answer the question.
Aşağıdaki soruları İngilizce olarak yanıtlayın.
- Answer the following questions in English.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
Bu soruyu cevaplamalısın.
- You must answer the question.
Larry Ewing bana cevap vermiyor.
- Larry Ewing doesn't answer me.
Cevabınız tatmin edici olmaktan uzaktır.
- Your answer is far from satisfactory.
Onun cevabı tatmin edici olmaktan uzaktı.
- His answer was far from satisfactory.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
- The ease with which he answered the question surprised us.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
- She knows better than to answer back to him.
Ben onun sahtekarlığına karşılık veremem.
- I can't answer for his dishonesty.
Çözümü bilmiyorsan cevabı boş bırakmalısın.
- You should leave the answer blank if you don't know the solution.
Problemin çözümü yok gibi görünüyordu.
- There seemed to be no answer to the problem.
Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
- If the telephone rings, can you answer it?
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Her answer to his proposal was a slap in the face.
Theobald spoke as if watches had half-a-dozen purposes besides time-keeping, but he could hardly open his mouth without using one or other of his tags, and answering every purpose was one of them.
He answered the question.
She answered the door.
I wish she had answered her picture as well.
... So it's answering the question, what does my body ...
... Well, I am answering your question right now. ...