Tom biraz kızgın görünüyordu.
- Tom looked a little annoyed.
Tom bile kızgın görünüyordu.
- Even Tom looked annoyed.
Tom'un yüzünde rahatsız olmuş bir görünüm vardı.
- Tom had an annoyed look on his face.
Yan taraftaki insanlar dün gece çok gürültü yaptığımız için bizden rahatsız olmuştu.
- The people next door were annoyed with us for making so much noise last night.
Tom bana çok sinirlendi.
- Tom is very annoyed with me.
Çocuk soruları ile onu sinirlendirmişti.
- The child annoyed her with questions.
Çocuk soruları ile onu sinirlendirmişti.
- The child annoyed her with questions.
Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.
- Recently I get annoyed at the slightest thing he says.
O bekletildiği için sinirlenmişti.
- She was annoyed because she had been kept waiting.
Onun yüzüne bakarak onun sinirlenmiş olduğunu söyleyebilirsin.
- Looking at his face, you could tell that he was annoyed.