Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
- Tom isn't very different from anybody else.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Birbiri ardına değişik türde yiyecekler denedi.
- He tried different kinds of foods one after another.
Değişiklik olsun diye neden farklı bir şey denemiyorsun?
- Why not try something different for a change?
Bu düşündüğümden farklı.
- This is different from what I thought.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
- You can get to her house in a variety of different ways.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Tom diğer çocuklardan her zaman farklıydı.
- Tom was always different from other children.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Afrika filleri savana ve orman filleri olmak üzere iki farklı türe ayrılır.
- African elephants are divided into two different species: savannah and forest elephants.
Let me put it in another way.
- Lass es mich anders ausdrücken.
Can it be phrased in another way?
- Kann man das anders ausdrücken?
Beeile dich, sonst versäumst du den Zug.
- Haast u, anders mist ge de trein.
Her mit deinem Geld! Sonst verprügele ich dich!
- Geef me je geld, anders krijg je een pak rammel.