and 3

listen to the pronunciation of and 3
الإنجليزية - التركية

تعريف and 3 في الإنجليزية التركية القاموس.

brother
erkek kardeş

O Taro'nun erkek kardeşi. - He is Taro's brother.

Erkek kardeşim, ben kadar büyük. - My brother is as large as I.

brother
vay canına!
brother
brotherhoodkardeşlik
aged
çok yaşlı
aged
ihtiyar
aged
{f} yaşlan

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

Tom biraz yaşlanmadı. - Tom hasn't aged one bit.

brother
kayınbirader

Tom Mary'nin kayınbiraderidir. - Tom is Mary's brother-in-law.

O benim kız kardeşimin kocası. O benim kayınbiraderim. - He's my sister's husband. He's my brother-in-law.

aged
Eskimiş, eskitilmiş
aged
{s} (ey'cîd) yıllanmış; eski
aged
{s} (eycd) yaşında: a girl aged four dört yaşında bir kız
aged
(sıfat) yaşında, yaşlı, ihtiyar, yıllanmış, kocamış
aged
{s} yaşında

Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü. - Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.

Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim. - I learned to swim aged four and a half.

aged
{s} (ey'cîd) yaşlı, ihtiyar
aged
{s} kocamış
aged
{s} yıllanmış
aged
yıllanmış/yaşça/yaşlı
brother
{i} dost
brother
birlik

İki erkek kardeş birlikte seyahat için gitti. - Two brothers went to travel together.

Beş kardeş çiftlikte birlikte çalıştı. - Five brothers worked together on the farm.

الإنجليزية - الإنجليزية
peddler
aged
poky
brother
cub