Yapman gereken tek şey bu kitabı ona uzatmak.
- All you have to do is to hand this book to him.
Raporu ona uzatmak istedim ama unuttum.
- I intended to hand the paper to him, but I forgot to.
Tom hiç yüzemez. Diğer taraftan, o iyi bir beyzbol oyuncusudur.
- Tom can't swim at all. On the other hand, he is a good baseball player.
Hastanenin sol tarafında bankayı göreceksin.
- You'll see the bank on the left hand side of the hospital.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Tom elleriyle heyecanla alkışladı.
- Tom clapped his hands together excitedly.
Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.
- The crowd gave the winner a big hand.
Elde beş parmak vardır.
- The hand has five fingers.
Elim soğuktan o kadar uyuşmuş ki parmaklarımı hareket ettiremiyorum.
- My hand is so numb with cold that I can't move my fingers.
O yetenekli bir adam ama diğer taraftan o bizim hakkımızda çok soru soruyor.
- He is able man, but on the other hand he asks too much of us.
Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
- The amateur singer won first in the talent show hands down.
Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.
- Here. Take this with you. It might come in handy.
Onun yanında getirdiği çocuk çok yakışıklıydı.
- The boy who she brought with her was very handsome.
İsyan kontrolden çıktı.
- The riot got out of hand.
Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
- Tom's right hand began to shake uncontrollably.
Bana yardım edebilir misin?
- Could you lend me a hand?
Sana yardım edebilir miyim?
- Could I give you a hand?