an indefinite large number of

listen to the pronunciation of an indefinite large number of
الإنجليزية - التركية

تعريف an indefinite large number of في الإنجليزية التركية القاموس.

many
birçok

Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir. - The common language of many Asians is English.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

many
çok

Konserde çok fazla kişi vardı. - There were too many people at the concert.

Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur. - Indonesia consists of many islands and two peninsulas.

many
{i} bir çoğu

Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim. - I learned many of Takuboku's poems by heart.

many
{s} bir yığın

O bir yığın dil konuşmaz. - She does not speak many languages.

Gemide bir yığın fare var. - There are many rats on the ship.

many
a good many birçok
many
{s} bir hayli

Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı. - A grasshopper and many ants lived in a field.

O, bu sabah bir hayli mektup aldı. - He received a good many letters this morning.

many
çoğu zaman

Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir. - Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.

many
a great many pek çok
many
many a time çok kere
many
rengarenk
many
kanşık
many
sürüsüne bereket
many
{i} birçoğu

Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir. - Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.

Onların birçoğu acıydı. - Many of them were bitter.

many
kaç

Kaç tane çocuğun var? - How many children do you have?

Kaç tane dolma kalemin var? - How many pens do you have?

many
çoğu

İşçilerin çoğu açlıktan öldüler. - Many of the workers died of hunger.

Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı. - Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.

many
adl

Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır? - How many kids named Tom are in your class?

Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun? - How many people do you know named Tom?

الإنجليزية - الإنجليزية
many
an indefinite large number of

    الواصلة

    an in·de·fi·nite large num·ber of

    التركية النطق

    ın îndefınıt lärc nʌmbır ıv

    النطق

    /ən ənˈdefənət ˈlärʤ ˈnəmbər əv/ /ən ɪnˈdɛfənət ˈlɑːrʤ ˈnʌmbɜr əv/
المفضلات