Bu görevi tamamlamak benim için olanaksız.
- This task is impossible for me to accomplish.
Amerikalılar için seni seviyorum demek çok kolay ama Çince'de bunu yapmak olanaksızdır.
- It's so easy for Americans to say I love you and it's impossible to do this in Chinese.
Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
- It is utterly impossible to finish the work within a month.
Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
- It was impossible to understand his questions.
Bugün ütopya gerçekleşebilir bir imkansızlık anlamına geliyor.
- Utopia today means a realisable impossibility.
Meeting the deadline is an impossibility; there is no way we can be ready in time.