Ben kaderime boyun eğmek için zorlandım.
- I was forced to submit to my fate.
O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- She had to accept her fate.
Acı çekmek insanın kaderidir.
- It is man's destiny to suffer.
Kendi kaderinin kaptanısın.
- You are the master of your own destiny.
Tutsakların kaderi görüşmenin sonucuna göre değişir.
- The fate of the hostages depends on the result of the negotiation.
Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?
- What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?
Herkes aynı kaderi bekliyordu - ölüm.
- Everybody was waiting the same fate - death.
Ölüm herkesin kaderidir.
- Death is everyone's fate.