Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
- His reputation goes with him wherever he goes.
Dışarı çık, dışarı çık, neredeysen!
- Come out, come out, wherever you are!
Sen onun için nerede oda bulabilirsen kutuyu koy, lütfen.
- Put the box wherever you can find room for it, please.
Her nereye istersen gidebilirsin.
- You can go wherever you want to go.
O her nereye gitse, köpek onu izledi.
- The dog followed him wherever he went.
Her nerede söylersen, Tom.
- Wherever you say, Tom.
Her nereye gitsem köpek beni izler.
- The dog follows me wherever I go.
O her nereye gitse, köpek onu izledi.
- The dog followed him wherever he went.
Aksiyon nerede olursa olsun gideceğiz.
- We'll go wherever the action is.
Nerede olursa bir şekerleme yapabilirim.
- I can take a nap wherever.