Bu sıcaklıkta çalışmayı sevmiyorum.
- I don't like studying in this heat.
Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.
- The heat kept me awake all night.
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
The chili sauce gave the dish heat.