Tom'un karısı, mücevherlerini sergilemekten hoşlanıyor.
- Tom's wife loves to exhibit her jewelry.
Sergi bir ziyarete oldukça değer.
- The exhibition is well worth a visit.
Tom, Mary'ye John'un sanat sergisine gidip gitmeyeceğini sordu.
- Tom asked Mary if she'd go to John's art exhibit.
Bu bütün teşhirciliğe katlanamam!
- I cannot stand this whole exhibitionism!
Tüm bu teşhirciliğe karşı nefret hissediyorum.
- I feel an aversion toward all this exhibitionism.
Resimlerini Japonya'da sergilemeyi düşünüyor.
- He hopes to exhibit his paintings in Japan.
Tom herhangi bir şiddet eğilimi sergilemedi.
- Tom has never exhibited any violent tendencies.
Lütfen sergileri ellemeyin.
- Please do not handle the exhibits.
Sergilere dokunmayın.
- Do not touch the exhibits.
Exhibit A is this photograph of the corpse.