Ona doktor olarak hitap etmek daha iyi olabilir.
- It might be better to address her as Doctor.
Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
- A dreary landscape spread out for miles in all directions.
Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
- I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
Eğer adresini değiştiriyorsan, lütfen bana bildir.
- If you change your address, please let me know.
Konuşma onların sosyal hareketinin lehineydi.
- The address was in favor of their social movement.
Konuşma radyo tarafından yayınlandı.
- The address was transmitted by radio.
Amcasına hitaben bir mektup gönderdi.
- He sent a letter addressed to his uncle.
Bu size hitaben yazılmış bir mektup.
- This letter is addressed to you.
Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
- I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
It is time to address this problem - Bu problemi ele alma zamanı geld.
O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.
- He addressed the crowd gravely.
Lütfen başkana hitap et!
- Please address the chair!
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Ordu yanlış yönde ilerliyordu.
- The army was advancing in the wrong direction.
Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
- The forest fire began to spread in all directions.
This issue needs to be addressed.
Anne, Noel Babanın adresi nedir? Ona bir mektup göndermek istiyorum.
- Mummy, what is Santa Claus's address? I want to send him a letter.
İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Aşağıdaki talimatlarda çok iyi değilim.
- I'm not so great at following directions.
İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
- According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
Her aunt Leonella was still at Cordova, and she knew not her direction.
These men addressed themselves to the task. - Thomas Babington Macaulay.
This meeting hopes to address how to improve sales overseas.
He addressed a letter.
The ship was addressed to a merchant in Baltimore.
Mr. Gregson, who had listened to this address with considerable impatience, could contain himself no longer.
Tecla ... addressed herself in man's apparel. - Jewel.
... us the energy we need. CROWLEY: Mr. President, could you address, ...
... useful to address which sort of problem that you face ...