Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Caz ölmedi, sadece komik kokuyor.
- Jazz isn't dead, it just smells funny.
Film kitap kadar eğlenceli değildi.
- The movie wasn't as funny as the book.
Yaşam eğlenceli bir şey.
- Life's a funny thing.
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
- There's a funny smell coming from the engine of the car.
Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
- It is funny that the mailman hasn't come yet.
O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim.
- I've got a funny feeling about that guy.