O, onun büyük bir bilim adamı olma hırsını anladı.
- She realized her ambition to become a great scientist.
Hırs onu cinayete sürükledi.
- Ambition drove him to murder.
Mary hırslı bir adamla evlenmek istiyordu.
- Mary wanted to marry a man with ambition.
Başbakan olma tutkusunu taşıyordu.
- He had the ambition to be prime minister.
Onun tutkusu bir büyükelçi olmaktır.
- Her ambition is to become an ambassador.
Senin hırsların nedir?
- What are your ambitions?
Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
- Mary says she will follow through on her ambitions.