Shattuck looked at him in amaze.
He was amazed when he found that the girl was a robot.
amazeth many men that are to speak or show themselves in public assemblies, or before some great personages .
I believe the Urchin showed more enthusiasm over the stone and the robin than over any of the amazements that succeeded them.
Cool! Of course 99% of the amazing is due to the powered by TiddlyWiki part of MonkeyGTD.. :).
The car has amazingly low fuel consumption.
Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
- The fluency of your English is amazing.
Tom'un başını bu kadar çok belaya sokması şaşırtıcı.
- It's amazing how much trouble Tom is able to get into.
Sizin şefkatiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Your compassion never ceases to amaze me.
Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.
- Tom never ceases to amaze me.
Tekniği kesinlikle hayret vericiydi.
- His technique was absolutely amazing.
El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.
- I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.
Sirkler çocukları şaşırttı ve sevindirdi.
- The circus amazed and delighted the children.
Brezilya'ya tek başına gitmesi bizi şaşırttı.
- It amazed us that she had been to Brazil alone.
Uzmanlar da şaşırmıştı.
- The experts were amazed, too.
Gördüğünde şaşırmıştı.
- He was amazed at the sight.
Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma!
- I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!
Tom şaşkınlık içinde izledi.
- Tom watched in amazement.
Onun hafızası beni şaşırtıyor.
- His memory amazes me.
Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.
- Tom never ceases to amaze me.
Tom hayret içinde Mary'ye baktı.
- Tom looked at Mary in amazement.
Bana hayretle baktı ve tek kelime bile etmeden gitti.
- She simply stared at me in amazement and went away without saying a word.
Şaşırtıcı; ödülü kazanmalıydın.
- It is amazing; you should have won the prize.
Ödülü kazanman şaşırtıcı.
- It is amazing that you won the prize.
Bu şaşılacak derecede basit.
- It's amazingly simple.
Tom şaşkınlık içinde izledi.
- Tom watched in amazement.
El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.
- I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.
Bu şaşılacak derecede basit.
- It's amazingly simple.
Şaşırtıcı bir şekilde toleranslıydın.
- You've been amazingly tolerant.