He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
- O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
He went to Italy for the purpose of studying music.
- O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
I started to learn English with the aim of becoming a teacher.
- Ben bir öğretmen olmak amacıyla İngilizce öğrenmeye başladım.
He bought the land for the purpose of building a house on it.
- O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
Many students go to Europe for the purpose of studying music.
- Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
She went to the United States with a view to study medicine.
- O tıp okumak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
- Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Making money is his main purpose in life.
- Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
Allocate a room for research purposes.
- Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Linguistics is the discipline which aims to describe language.
- Dilbilim dili tanımlamayı amaçlayan bilim dalıdır.
Education aims to develop potential abilities.
- Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
We always have to make efforts to reach our goals.
- Amaçlarımıza ulaşmak için her zaman çaba harcamak zorundayız.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
We're here for a good cause.
- Burada iyi bir amaç için buradayız.
What's the point in doing that?
- Onu yapmada amaç nedir?
With all due respect, I think they both had valid points.
- Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
This room is used for various purposes.
- Bu oda birçok amaçla kullanılır.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
Truth is a goal, not a destination.
- Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.
Tom and Mary finally reached their destination.
- Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.
It wasn't designed for that purpose.
- Bu, o amaç için tasarlanmadı.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
I've been meaning to fix that leak.
- O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.