My lower left back tooth hurts.
- Benim sol alt arka dişim ağrıyor.
The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı.
Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
They sat under a tree.
- Bir ağacın altına oturdular.
The young woman under that tree looks sad.
- Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
- Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
They were playing footsie under the table.
- Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.
The footnotes are at the bottom of the page.
- Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.
For that reason, temporary workers are working under inferior conditions.
- Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.
Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
- Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
Crossrail is one of Europe's largest infrastructure construction projects.
- Crossrail, Avrupa'nın en büyük altyapı inşaatı projelerinden biridir.
Our country's infrastructure is fragile, and it may collapse entirely if it suffers an economic shock.
- Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.
Sign at the bottom, please.
- Alt tarafı imzalayın lütfen.
Read the bottom of the page.
- Bir sayfanın alt kısmını okuyun.
I found the key underneath the mat.
- Anahtarı paspasın altında buldum.
Tom crawled underneath the bed.
- Tom yatağın altında süründü.
You've upset my life.
- Hayatımı alt üst ettin.
Tom is going to be upset if Mary doesn't do that.
- Mary onu yapmazsa Tom altüst olacak.