alone; having no companion

listen to the pronunciation of alone; having no companion
الإنجليزية - التركية

تعريف alone; having no companion في الإنجليزية التركية القاموس.

single
{i} bekâr

Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler. - Some young Japanese people prefer being single to being married.

Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı. - Tom remained single all his life.

single
tek

Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı. - She left without saying even a single word.

Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir. - In Japan almost all roads are single lane.

single
münferit
single
sağlam
single
bir

Benim tek bir düşmanım yok. - I don't have a single enemy.

Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı. - She left without saying even a single word.

single
(bilet) yalnız gidiş
single
çift olmayan
single
{s} tek bir

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın! - Get both a phone and internet access in a single package!

Gökyüzünde tek bir bulut yok. - There isn't a single cloud in the sky.

single
gidiş bileti
single
yalnız gidi
single
yalın kat
single
iki tarafta yalnız birer rakip bulunan sağlam
single
evlenmemiş
single
{i} tek kişilik oda

Tek kişilik oda istiyor musunuz? - Do you want a single room?

Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum. - I'd like to reserve a single room.

single
çiçekleri yalın kat olan
single
{s} tek: She hasn't a single enemy. Onun tek bir düşmanı yok. I can't think of a single example. Tek bir örnek gelmiyor aklıma
single
(sıfat) tek, bir, tek bir, bekar, tek kişilik, yalnız, biricik, bir kerelik
single
{s} tek kişilik

Tek kişilik bir oda ister misin? - Would you like a single room?

Duşlu tek kişilik bir oda istiyorum, lütfen. - I'd like a single with a shower, please.

الإنجليزية - الإنجليزية
single
alone; having no companion
المفضلات