almost, but not quite; slightly short of

listen to the pronunciation of almost, but not quite; slightly short of
الإنجليزية - التركية

تعريف almost, but not quite; slightly short of في الإنجليزية التركية القاموس.

nearly
neredeyse

Çocuğu öldükten sonra, o üzüntüden neredeyse çıldırdı. - She went nearly mad with grief after the child died.

Neredeyse araba beni ezecekti. - I was nearly run over by a car.

nearly
hemen hemen

İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık. - When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.

Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur. - She has nearly no close friends.

nearly
yakından
nearly
yaklaşık olarak

Saat yaklaşık olarak altıdır. - It's nearly six o'clock.

Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı. - Tom is nearly twice your size.

nearly
bildiğim kadarıyle
nearly
takriben

Saat takriben altıdır. - It's nearly six o'clock.

nearly
az daha
nearly
az kalsın

Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu. - He was nearly hit by the car while crossing the street.

nearly
yakından/neredeyse
nearly
as nearly as I can tell yaklaşık olarak
الإنجليزية - الإنجليزية
nearly

He left a nearly full beer on the bar.

almost, but not quite; slightly short of
المفضلات