Tom Mary'yi bütün yol boyunca istasyona kadar kovaladı.
- Tom chased Mary all the way to the station.
Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.
- The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.