Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
- All sorts of rumors were floating around about her.
Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Tom bana her çeşit soru sordu.
- Tom asked me all sorts of questions.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
... run into all sorts of issues. ...
... those computers for all sorts of interesting things. ...