alkışçılar

listen to the pronunciation of alkışçılar
التركية - الإنجليزية
claque
A group of fawning admirers
A group of people who pre-arrange among themselves to express strong support for an idea, so as to give the false impression of a wider consensus
A collection of persons employed to applaud at a theatrical exhibition
A group of people hired to attend a performance and to either applaud or boo
{i} group of hired applauders
Group of people hired to clap (French, claquer) and show approval in order to influence a theatre audience. The claque dates from ancient times. Comedy competitions in Athens were often won by contestants who infiltrated audiences with paid supporters. The practice was widespread in Rome, where the emperor Nero established a school of applause. In 19th-century France most theatres had specialized claques: rieurs laughed loudly at comedies, pleureuses wept at melodramas, and bisseurs shouted for encores. The practice persists today in the operatic world
a group of followers hired to applaud at a performance
alkış
{i} applause

Tom waited for the applause to die down before he announced the next song. - Tom bir sonraki şarkıyı anos etmeden önce inmek için alkış bekledi.

The soprano received thunderous applause for her performance. - Soprano performansı için şiddetli alkış aldı.

alkış
cheer

The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause. - Astronotlar kendi coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.

They cheered the young Americans. - Onlar genç Amerikalıları alkışladılar.

alkış
acclamation
alkış
{i} clapping

Tom stopped clapping. - Tom alkışlamayı durdurdu.

Everyone started clapping. - Herkes alkışlamaya başladı.

alkış
{i} hand

The crowd gave the winner a big hand. - Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.

Tom clapped his hands. - Tom ellerini alkışladı.

alkış
{i} clap

Tom didn't clap after Mary's performance. - Tom Mary'nin gösterisinden sonra alkışlamadı.

A few people clapped after his lecture. - Onun konferansından sonra birkaç kişi alkışladı.

alkış
accolade
alkış
applauding
alkış
plaudit
alkış
plaudits
alkış
applause, clap, acclamation
alkış
acclaim

They acclaimed him emperor. - Onu alkışlarla imparator ilan ettiler

The audience acclaimed the actors for their performance. - Seyirci, performansları için oyuncuları alkışladı.

alkış
cheering

I could hear everybody cheering. - Herkesin alkışladığını duyabiliyordum.

alkış
eclat
alkış
handclap
alkış
clp
alkışçı
applauder, clapper
التركية - التركية

تعريف alkışçılar في التركية التركية القاموس.

ALKIŞ
(Osmanlı Dönemi) Tar: Padişahlarla vezirlerin kadirlerini yükseltmek maksadıyla yapılan merasim hakkında kullanılan bir tabir
Alkış
çipik
alkış
Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama
alkışçı
Alkışlayan kimse
alkışçı
Şakşakçı, dalkavuk, yüze gülücü, yağcı kimse
alkışçılar
المفضلات