To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
Cryptesthesia is another term for extrasensory perception.
- Kriptestezi duyular dışı algılama için başka bir terimdir.
There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
- Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.
We tend to perceive what we expect to perceive.
- Anlamayı umduğumuz şeyi algılama eğlimindeyiz.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
Our eyes can detect light.
- Gözlerimiz ışığı algılayabilir.
Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.