The river overflowed its banks and flooded the fields around it.
- Nehir kendi kıyılarını aştı ve çevresindeki alanları sel bastı.
In what direction or fields is change necessary?
- Ne yönde ya da hangi alanlarda değişim gerekli?
Large areas of the ocean are polluted.
- Okyanusun büyük alanları kirletildi.
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
- Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
- Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Tom has a wide range of interests.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
His research spans a wide range of fields.
- Onun araştırması geniş bir alanı kapsar.
Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
- Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
An ICANN domain signifies an IP address to a DNS server.
- Bir ICANN alan bir DNS sunucusuna bir IP adresi belirtir.
I can't figure out how to register a new domain name.
- Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.
This area is as big as a football pitch.
- Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods.
- Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.
He wanted to enlarge his sphere of influence.
- O, etki yaptığı alanı büyütmek istedi.
I saw Tom's car in the parking lot.
- Tom'un arabasını park alanında gördüm.
I visited a lot of different areas in England.
- İngiltere'de birçok farklı alanları ziyaret ettim.
A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
I work on a building site.
- Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
I'm Alan Tate, Terry Tate's son.
- Ben Alan Tate, Terry Tate'nin oğlu.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
The magnets, of course, have a magnetic field around them.
- Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.
America is a continent of immigration.
- Amerika göç alan bir kıtadır.
You need to get out of your comfort zone.
- Konfor alanından çıkman gerekiyor.
You must not park your car in a no parking zone.
- Arabanı park alanı olmayan bir yere park etmemelisin.
Norway has a total area of 385,252 square kilometres and a population of about 5 million.
- Norveç 385.252 kilometrekarelik toplam bir alana ve yaklaşık 5 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
Today is the 4th of June — a day when Chinese government killed hundreds of people on a peaceful demonstration on the Tiananmen square.
- Bugün 4 Haziran. Çin hükümetinin Tiananmen alanında barışsever bir gösteride yüzlerce insanı öldürdüğü bir gün.
Do not smoke in public places.
- Kamusal alanda sigara içme.
I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
- AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik alanda oğlanlardan daha hırslıdır.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
- Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
The pilot landed the airplane in the field.
- Pilot uçağı alana indirdi.
It's rare to find big yards in Japan.
- Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
- Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
- Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
That is outside my purview.
- O benim yetki alanımın içinde değil.
I could pose as an artist all right; so I took the studio. Also the name of Alan Beverley. My own is Bill Bates. I had often wondered what it would feel like to be called by some name like Alan Beverley or Cyril Trevelyan.