What a strange message! There is no sender and no recipients either.
- Ne garip bir mesaj! Herhangi bir gönderen veya alıcı da yok.
Tom was one of the recipients.
- Tom alıcılardan biriydi.
Flattery corrupts both the receiver and the giver.
- Dalkavukluk hem alıcıyı hem de vericiyi bozar.
I put the receiver to my ear.
- Alıcıyı kulağıma taktım.
After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
- Hatırı sayılır bir tartışmadan sonra, alıcı ve satıcı anlaşmaya vardı.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
- Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Mary earns a lot of money and has a glamorous lifestyle.
- Mary çok para kazanır ve göz alıcı bir yaşam tarzına sahiptir.
Tom was so flamboyant.
- Tom oldukça göz alıcıydı.
Allı dağlar yücedir.