alçakgönüllü

listen to the pronunciation of alçakgönüllü
التركية - الإنجليزية
{s} humble

He's a quite humble man in spite of all he's achieved. - Bütün başarılarına rağmen oldukça alçakgönüllü bir adamdır.

I'm the humblest person on this planet. - Ben bu gezegendeki en alçakgönüllü insanım.

{s} modest

It's hard to be modest when you're the best. - En iyi olduğunuzda alçakgönüllü olmak zordur.

His modesty is worth respecting. - Onun alçakgönüllülüğü saygı duymaya değer..

decent
humble, modest mütevazı
meek
frugal
unassuming

Tom is unassuming, isn't he? - Tom alçakgönüllü, değil mi?

She had an unassuming air that put everyone at ease. - Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı.

simple
pudent
low
meek spirited
humble, unpretentious, modest
lowly
unpretentious
simple-hearted
unpretending
simple minded
unpresuming
demiss
cap in hand
self-effacing
{s} unobtrusive
hat in hand
simple hearted
{s} submissive